» » Kemancı




Hepimizin bildiği dizelerden biri "değiştir kemancı neden efkârlı çalmıyorsun" der ve devam eder şarkı "kemancı başımın tacı..." diye... Aslında uzaktan gelen bir enstrüman sesi bu şarkıya ait. Sokak müzisyenlerinden biri olmalı diye geçirdim içimden. Trump alt geçidinden Mecidiyeköy metro girişine doğru ilerlerken köşede kendi halinde çalan müzisyen aslında huzur dağıtıyor, ruhumuzu törpülüyor; kalbimizin o katılığı gidiyor sanki...

Yine aklımda yazacaklarım var. Ne yapayım ki yürürken müzik dinlemem ben yürürken genellikle yazacaklarımın planını yaparım. Aklımdan yazacaklarımın bir taslağını çıkarırım. Bu yazının taslağını da işte böyle bir akşam vaktinde çıkardım. Hava da güzel olunca, sıcak yaz akşamlarında kendimi neden içeriye hapsedeyim ki!

Fakat aklım şarkıda kaldı. Öyle her şeyi kafama takmam. Aklımda beni yoracak düşünceler gezinmez. Bazen kendi kendime konuşarak derim ki: ulan ben çok mu vurdumduymaz biriyim acaba? İnsan bir şeyleri kendine sorun eder aklında dolaştırır durmaz mı? Yatarken düşüncelerim bomboş vadiler gibidir, püfür püfür esen rüzgârların serinliğindeki bu güzel akşam vaktine benzer düşüncelerim...

Şarkı dedim ya, aklımda kaldı... Eve gidince şarkıyı defalarca dinledim. Sonra Ağla Gitar Ağla şarkısı Zeki Müren'den otomatik olarak çalmaya başladı. Bilmiyorum ki bu güzel günde neden böyle şarkılarla karşılaştım. Belki de söyelemek istediklerimi hep kendime saklamamdandır, konuşmak istemediğimdendir... Aslında anlatacak çok şey var, biliyorum ama susmak bazen anlatmaktan daha kolay oluyor.

Violin   

Sonra kitaplığa gözüm ilişti. Kitaplar dedim. Ne zamandır okuduğum bilim kitapları beni her ne kadar bilime, matematiğe, mantığa, felsefeye yaklaştırsa da edebiyattan uzaklaştırmıştı. Bunu hissettim. Uzun zaman önce Ahmet Rasim'in dört kitabını almıştım. Ama yarım kalmıştı. Beğenmediğimden değil araya başka kitaplar girmişti.

Ahmet Rasim'in acaba hangi kitabını yarı bırakmıştım. Bunu araştırmaya başladım. Gecelerim, Falaka, Şehir Mektupları, Eski İstanbul'da Hovardalık kitaplarını karıştırmaya başladım.  Gecelerim kitabıydı hatta birazda Şehir Mektupları kitabından okumuşum aralarında ayıraçları buldum. Ahmet Rasim yaşama, doğaya dokunmasını o kadar iyi biliyor ki insana dair anlatıları, anıları beni insan zihninin ve duygularının o harika üslubuyla öyle güzel anlatıyor ki hayran kalmamam mümkün değil.

Şarkıda aklım benim, hâlâ kemanın o insana hükmeden sesinin etkisindeyim. Yaşam bu kadar karışık bazen sorular ve sorunlar yumağı haline geliyor ki tarifi mümkün değil. Ahmet Rasim, Falaka'da çocuklarına bakarak: "dünyaya bir ümit cefakeşi getirdiğime üzülüyorum. Öyle ya ne yapacak? O da babası gibi bir büyük girdabın içinde dönecek değil mi?" diye devam ediyor. Sonra öleceğinden ve çocuğunu onun çürümüş kemiklerini ziyarete gelip ağlayacağından bahsediyor. Belki de doğru söyledikleri... 

Zaman ilerlerken “keşke”ler ve özlemler insanın karşısına bolca çıkıyor. Söylemek istediklerimizi zamanında söylemeliyiz değil mi? Ama ölüp gittikten sonra aslında herkes aynı yaşta oluyor, aynı yerde, aynı statüde oluyor: tarih oluyor hem de yaşanılmamış gibi... Düşünün milyarca ölmüş insan var ve hiç birinin ne adı ne de nefesi kaldı... Zaman belki de herkese eşit davranıyor. Dostoyevski, Yeraltından Notlar kitabında 40 yaşından fazla yaşamayı iğrenç hatta aşağılık bir şey olarak değerleniyor. Yanlış bir düşünce bu belli ama insan her zaman gitmeleri sevmemiştir. Sevdikleri  hep yanında kalsın ister ve sonsuza dek genç kalmak ve sonsuza dek sevmek... Belki de genç yaşta ölmek isteyenler zamana karşı kafa tutuyor... Ama dediğim gibi zaman herkese yeri geldikçe aynı duyguları tattırıyor. Belki de bu nedenle kemancıyı fazla ciddiye almamak lazım. Ama insanız işte...  Kemancı ise serzenişe devam ediyor...
Kaynak: Mustafa SÖNMEZ

About Unknown

Hi there! I am Hung Duy and I am a true enthusiast in the areas of SEO and web design. In my personal life I spend time on photography, mountain climbing, snorkeling and dirt bike riding.
«
Next
Sonraki Kayıt
»
Previous
Önceki Kayıt

Hiç yorum yok:

Leave a Reply