» » Kadına sözlü şiddette Ekşi Sözlük'ün yeri

Özgecan cinayetinin sorumluları müebbet hapis cezası aldılar. Ülke bu süreçte bir insanlık sınavından geçti. Kadına şiddet bir kez daha gündeme geldi. Ataerkil anlayış süslü yazılarla vicdan kasıp kendini aklamaya çalıştı. Sen de Anlat dediler anlatıldı, ne var ki taciz bir Türk kızı tribi olarak kabul edildi. Bu olaydan kısa bir süre sonra televizyonlar Cansu Kaya'nın tecavüzcüsü tarafından öldürüldüğü haberlerini verirken eşzamanlı olarak ismi u harfi ile biten kızların ahlaklarıyla ilgili bir sosyal medya platformunda tartışmalar dönüyordu. Bunu nasıl okumalıyız?
Gündemde sadece şiddet varken değil, yılın her günü insana; kadın, erkek, çocuk demeden değer veriyorsanız yazacaklarımı üstünüze alınmanızı gerektirecek bir durum bulunmuyor.
Soru şu, kadına şiddet yumrukta, tecavüzde veya dayakta mı başlıyor? O gelinen son nokta. Kadına şiddet toplumda öncelikle sözlü ve psikolojik şiddet olarak gösteriyor kendini.
Sosyal medya, fikir özgürlüğünün gelişmesi açısından insan haklarına katkıları yadsınamaz bir mecra. Peki sosyal medyanın kadına sözlü şiddet uygulamak ve 'kadın' kavramını değersizleştirmek için kullanıldığı durumlar var mı? Düşünce ve düşüncelerini ifade etme özgürlüğünü savunurken kadını kavram olarak aşağılamak nasıl bir düşünce şekli? Kadını değersiz bir varlık olarak göstermek için her hakareti etmek, ancak fiziksel şiddet görünce ona üzülmek ve haklarını savunur gibi yapmak nasıl bir ikilem? Samimi geliyor mu size? Kadının fiziki şiddet görmesine giden yol, onun sosyal medyada sözlü olarak değersiz bir varlık gibi gösterilmesinden geçiyor olabilir mi?
Yıllarca, toplum geneline göre entelektüel kişiliklerden oluştuğu yanılgısına kapıldığımız Ekşi Sözlük ve benzeri ortamlarda kadını sözlü olarak kötülemek ve sindirmek için açılan başlıkları ve içeriğindeki yazıları bireysel kabul etmek mümkün olabilirdi, yazılanlar bir iki tane olsaydı ve dahası yüzlerce kez beğenilmiş olmasaydı. İbrahim Hacıosmanoğlu'nun kadın kavramı üzerinden ortaya attığı fikirlerini eleştirirken sosyal medyada yazılıp çizilenleri kaçırıyor musunuz yoksa? Bu açıklamalara rahmet okutacak türde beyanatları kaldırabilir misiniz peki?
Entelektüel açıdan güvendiğiniz bir kaynak mı gerçekten sosyal medya? Nsan hakları ve içeriğinde de kadın ve eşcinsel hakları konusunda bilinçli bir kesimden mi bahsediyoruz gerçekten? Bundan nasıl emin olabiliyorsunuz? O halde sosyal medyayı kaç aydır kullandığınıza ve etiketlere kanıp kanmadığınıza bir bakmak gerekiyor. Yoksa biri size bunun ergenlikte statü farkı yarattığını falan mı söyledi?
Erkekler tarafından bir eylemi yaptığı için kaşar, aynı eylemi yapmadığı için Kezban olarak nitelenen kızların kendilerine danışılmaksızın yapılan bu yorumlar neyin göstergesi? Bu eylemi biliyorsunuz, erkeklerin kızdıkları kişiye üzerinde uygulamakla tehdit ettikleri, yani aynı zamanda küfür olarak kullandıkları eylem. Gerçekten cinsellik bir küfür müdür? Taraflardan biri olaya böyle bakıyor. Elbette rızasız yapıldığında bu bir suç. Peki neden maçta kötü performans gösteren futbolcuya ve onun ailesinden kadınlara cinsellik üzerinden saldırılır? Neden erkeğin aklına bir saldırı ve küfür olarak cinsellik gelir?
Selamlarına karşılık vermezse Kezban, ama karşılık verirse 'kaşar' kategorisine alınıyor kızlar çabucak. Dahası selam vermenin modern toplumun en sıradan rutini olduğunu gözden çıkarıp, onu bir cinsellik çağrışımı olarak tanımlayacak hale gelinmiş bu tip platformlarda. Giyinilen kıyafetler, yapılan dövmeler, dinlenilen müzik türleri hatta arkadaşlarıyla bir yerlerde bir kadeh bir şeyler içmesi bile kadını, bu platformlarda kaşar'dan motor'a kadar uzanan geniş bir yelpazede bir yere konuşlandırmalarına yetiyor erkeklerin.
Özetlemek gerekirse; kadın selam versin isteniyor, bu kısmı güzel değil mi? Olması gereken de bu. Ancak kadınların neden selam vermeye bile çekindiğine değinilmiyor hiç. Selam verirse bedenini de vereceği yargısına kapılıyor erkekler, ama bu kadarını yaparsa toplumdan dışlansın deniliyor, çünkü böyle biri sevilemezmiş, ama bunu yapsın isteniyor mutlaka, yaparsa dışlansın yapmazsa sözlü olarak taciz edilip dışlansın. Sonuçta varılan nokta değişmiyor; kadınların ne yaparsa yapsın veya yapmasın, sonuç olarak değersiz oldukları vurgulanıyor, empoze ediliyor ve bu yolla toplum mühendisliğine girişiliyor. Tüm bunlara karşı çıkarsa çirkin bir feminist olduğu iddia ediliyor. Tüm bu cümlelerin aynı anda aynı kafadan çıkması sizi şaşırtabilir. Ancak örneklerle mevcut bir durum. Okumanız yeterli.
Kadını aşağılayanlarla kadın şiddet görünce aninden en duyarlı vatandaş kesilenlerin aynı kişiler olması madalyonun hangi yüzünün gerçek olduğunu düşündürüyor bize. Hangi erkek gerçek? Sosyal medyada Türk kızına söven mi yoksa kadına şiddet haberleri gelince vicdan kasan mı? Aynı kalemlerden çıkması asıl paradoksu yaratıyor. Hangisi gerçek, hangisi rol? Başlıklardan daha rahatsız edici olanı ise içinde yazılanlar. Yazıları okuduğunuzda anlayacaksınız zaten.
Geçen sene Nihat Doğan'ı Özgecan sürecinde eleştiri yağmuruna tutmuştuk. Peki bu tip yazıların sosyal medyada kol gezdiğini biliyor musunuz? Hem de onu eleştirenlerin yoğun olduğu mecralarda. İkilemler toplumuyuz. Yağmurdan kaçarken doluya tutuluyoruz. Başlıklar kesmiyorsa içeriklerine bakılabilir. Kinayeden anlayabiliyoruz, fakat içerikte yazılanların kinaye olmadığını da anlayabiliyoruz.
İstediğin gibi giyinmen, makyaj yapman, topuklu ayakkabı, etek veya kot giymen, nasıl oluyor da 'iletişime açık' olduğun anlamına geliyor ve bunu yazmak suretiyle toplum mühendisliğine girişiliyor, bunu anlamak zor. Dahası 'kız mıdır kadın mıdır' sözüne rahmet okutacak ifadeleri gördüğünüzde bu mecralardaki başka konularda yapılan yorumları nasıl ciddiye alacaksınız ki? Bu açıklamanın dayandığı zihniyeti eleştiriyorduk oysa, okuduğumuz takip ettiğimiz sözlük ve benzeri platformlardaki yazıları nasıl karşılayacaksınız peki? Taksim'de topuklu ayakkabı duyurusu yapanlardan bahsetmiyorum, entelektüel birikimiyle lanse edilen platformlardan bahsediyorum.
Kadına fiziksel şiddet, sözlü şiddetle başlıyor. Sosyal medyada, Ekşi Sözlük ve benzeri platformlarda kadınların aşağılanması bir 'norm' haline getiriliyor. Normalleştiriliyor kadının küçümsenmesi, ezik görülmesi. Hatta komik geliyor kimilerine bu ifadeler. Belki bilerek, kasıtlı yazılıyor, belki eğlence amaçlı yazılıyor, ancak nedense üzerinden eğlenilmeye çalışılan şey kadınların değersiz varlıklar olduğu kanaati ve bu kanaati yaratanlar kadını değersizleştirdiklerinin belki farkında bile değil. Dahası farkındaysa ne olacak? Kadına sözlü şiddet normalleşiyor böyle böyle. Peki bu yolla erkek ne elde edecek? Özgüveni düşen kadın 'uysallaşacak', erkeğin sözünden çıkmayacak. Özsaygısı düşen kadın erkeğin istediği o şeye dönüşecek. Belki de amaçlanan budur.
Peki kadın ne yapacak? Elbette okuduğu her olumsuz yorumdan sonra özgüvenini düşürüp erkeklerin istediği o şeye dönüşmeyecek, kadın olarak, insan olarak yaşayabilecek. Atatürk'ün kadın hakları konusunda bu toplumu nasıl olup da ikna ettiğini daha iyi okumak gerekiyor. O günlerden bugünlere nasıl gelindi, nerede erkek şiddeti yeniden ele geçirdi toplumu, buna bakmak gerekir. Tekrar edelim, kadına fiziki şiddet toplumda ve sosyal medyadaki sözlü şiddet ile başlıyor.
Kadının hakir görüldüğü benzeri platformlardaki tüm hakaretler en nihayetinde kendini ancak fiziki yolla ifade edebilen görece daha kaba erkekleri cesaretlendiriyor, yüreklendiriyor. Çünkü bu türden yazılar zaten kadınları değersiz olarak lanse edip atıyor toplumun önüne. Gerisinde işi bitirenler de 3.sayfa haberlerine çıkıyor biliyorsunuz. Ancak tacize uğradığına inandırmak da zahmetli bir iş, tacize uğradığınızı söylerseniz trip atmakla da itham edilebiliyorsunuz. Tüm bunlar olup bittikten sonra da aynı eller başlıyor üzüntü gösterisine.
Selam vermeyen nemrut suratlı kızlar eleştiriliyor, on dakika sonra kot giyen kızın asıl amacının ne olduğu sorgulanıyor. Özgecan davasında avukatın yönelttiği söylenen boş dolmuşa neden bindi sorusu eleştiriliyor ancak aynı zamanda aynı yerde mini etek giyen kızın asıl amacı hatta ilişkiye girme ihtimali de tartışılıyor. Kızların neden selam verirken bile çekinen asık suratlı insanlara dönüştüğü belli değil mi?
İçinden selam vermek mi geliyor, akşamına dost sohbetinde hangi ihtimallerinin konuşulacağını sen seç. İçinden gülmek mi geliyor, hani doğal refleksimiz olan? Sosyal medyada hangi ihtimallerle yazılıp çizilip konuşulacağını görebiliyoruz. Selam vermekten çekinmek mi saçma yoksa verilen selama yüklenilen cinsel anlamlar mı?
Suçu mevcut hükümete atmak mümkün mü? Mevcut hükümetin de eleştirildiği ortamlarda kadına sözlü şiddetin kol gezmesi nasıl açıklanabilir o halde? Kadının kahkahasını eleştiren bir zat vardı hani, inanın o açıklamaya rahmet okutan yazıları sosyal medyada bulabilirsiniz, Ekşi Sözlük de dâhil. Şu bir gerçek ki ülkede hangi ideolojide hangi fikirde olursa olsun erkeklerin benzeştiği tek konu kadını sosyal medya üzerinden aşağılamak. O zihniyet yapar, diğer zihniyet kadına saygılıdır diyemiyorsunuz, insan haklarından dem vuran mecralarda da aşağılanıyor kadınlar. Bu eleştirilerin fiziki şiddete davetiye çıkardığı, fiziki şiddete eğilimli erkekleri yüreklendirdiği, cesaretlendirdiği bir gerçek.
Sözlü veya fiziki şiddetin her türlüsüne karşı olan erkeklerin de var olduğunu bilmek sizi rahatlatıyor mu? O kadar rahatlamasanız iyi olur. Zira onlar da hemcinsleri tarafından 'ne biçim erkek' olmakla, kırmızı pantolon giymekle falan eleştiriliyor ve giderek dönüşüyor. Eleştirmeye başlayan erkek durmayı bilmiyor, karşı cinsle başlıyor eleştirmeye, eşcinsellerle devam ediyor ve eleştiri okları hemcinslerine kadar gelip dayanıyor. Ama kadına değer veren hemcinslerine yöneliyor elbette bu oklar.
Ağlanacak halimize ağlayacak halimiz de kalmıyor artık. Fiziki şiddete giden yolların sosyal medyada döşenmesinden endişe ediyoruz? Böyle bir ortamda yaşamaya çalışıyoruz. Yaşamak diyorum; ama, bu ülkede kadınların yaptığı şey yaşamak değil artık, hayatta kalmaya çalışmak.

About Unknown

Hi there! I am Hung Duy and I am a true enthusiast in the areas of SEO and web design. In my personal life I spend time on photography, mountain climbing, snorkeling and dirt bike riding.
«
Next
Sonraki Kayıt
»
Previous
Önceki Kayıt

Hiç yorum yok:

Leave a Reply